Alex Jones ve komplo teorileri

Alex Jones, Amerikalı bir radyo sunucusu, prodüktor, aktör, yazar, blogcu, yönetmen ve bizim için en önemli özelliği, uslanmaz bir komplo teorisyeni. 

Yakın geçmişte “Obama Deception” isimli yeni bir film yaptığını öğrendim . Muhtemelen bir çok insan da filmi izleyecek. O yüzden de Alex Jones kimdir nedir bir bakınmanın filmi (ve Alex Jones’la ilgili bir çok başka şeyi) perspektife koyabilmek açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

Alex Jones, 1974’te Dallas’ta doğdu. 1996’dan beri TV ve Radyo programları yapıyor. Hayatının bazı önemli noktaları şu şekilde :

1997’de ilk belgeseli “America Destroyed by Design”ı yayınladı.

1998’de Davidian tarikatı (Kendini son peygamber ilan eden,kendisine tecavüz ve pedofili gibi suçlamalar yöneltilen David Koresh‘in lideri olduğu, 1993’te FBI ve ATF baskını sonucunda kaldıkları kampı yakıp 54 yetişkin ve 21 çocuğun ölümüyle sonuçlanan toplu intiharı gerçekleştiren fanatik Hrıstiyan tarikat) kilisesinin tekrar kurulması için kampanya başlattı. 

1999’da Austin En İyi Radyo Sunucusu 1.liğini Shannon Burke ile paylaştı. Aynı sene, programının reklam alamaması ve Jones’un işlediği konuları daha geniş bir spektrumdan seçmeyi reddetmesi sebebiyle programına son verildi. Jones’a göre bu tamamen politik bir karardı.

2000’de Temsilciler Meclisi’ne adaylığını koyup, anketlerde kazanmasının düşük ihtimal olduğunu görünce yarıştan çekildi. 

Yine 2000’de Bohemian Grove isimli, Amerikan başkanlarının bir çoğunun üye olduğu klubün yıllık toplantısına sızıp gizli kamerayla çekimler yaptı. Bu çekimleri daha sonra bir belgeselde kullandı. 

2006’da Ottawa’daki Bilderberg toplantısına giderken polis tarafından alıkonuldu ve toplantıya katılması engellendi. 

Eylül 2007’de NewYork’ta gösteri yaparken tutuklandı.

Walking Life ve A Scanner Darkly isimli filmlerde aktörlük yaptı.

Infowars.com isimli websitesinin sahibi. 

The Obama Deception, son belgeseli.

Öncelikle belirtmem gerekir ki, Obama Deception’ı izlemedim, ancak Alex Jones’un daha önce savunduğu fikirleri bildiğimden, bu filmden beklentim de az. Ancak vakit bulduğum zaman – yapacak başka ve daha iyi bir şey de yoksa – filmi izleyeceğim. O yüzden yazacaklarım filmle ilgili değil, Alex Jones’un kendisiyle ilgili. Ad hominem yapma riskine girerek Alex Jones’un kendisini tanıtmayı planlıyorum. Eğer ki filmi izledikten sonra filmin kendisinin doğruluk payı olduğunu düşündüğüm yerleri olursa, onları da ayrıca yazarım. Ne de olsa “yiğidi öldür, hakkını yeme” demişler 🙂

Alex Jones’un en sevdiği konulardan birisi, 11 Eylül saldırılarının Amerika’lılar tarafından siyasi amaçlarına hizmet amacıyla gerçekleştirildiği konusu. Özünde bu iddia doğru olabilir, ancak Alex Jones’un 2002 tarihli “911 : Road to Tyranny” filminde, önemli yanlışlıklar bulunmuş durumda

Bir diğer nokta, Alex Jones’un “aşılar otizme sebep olurlar” temalı deli saçması ve defalarca yalanlanmış hareketin savunucularından birisi olmasıdır. Alex Jones ve onun gibi sorumsuzca yanlış bilgileri yayan kişiler sebebiyle bazı aileler çocuklarını aşılattırmaktan çekiniyor ve bu da çocuk aşılama oranlarında düşüşe ve beraberinde hastalanan çocuk sayısında artışa ve çocuk ölümlerinde artışa sebep oluyor.

Video’da görülebileceği gibi, Alex Jones bol bol “bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış” sebeplerle aşılardaki civa oranının otizme sebep olduğunu söylüyor. Halbuki, durumun bu olduğuna dair bilimsel hiç bir kanıt yok. Alex Jones’un kaynak belirtmek gibi bir alışkanlığı da yok. Belirttiği kaynaklar bulunabilip incelenirse, kaynakların çarpıtıldığı ve/veya yanlış yorumlandığı görülmekte. 

Alex Jones’un inandığı şeylerin bir listesi için buraya tıklayabilirsiniz. Uyarmam gerekir ki, liste uzun ama gayet eğlenceli.  

Listeden bir kaç alıntı:

  • Kuzey Kore’nin et arzının çoğu idam edilen mahkumlardan gelmektedir. (Baharat Kuzey Kore’nin en çok ithal ettiği şeydir muhtemelen)
  • Hükümet (Amerikan hükümeti) hava olaylarını (meteorolojik olayları) kontrol edebilmektedir. (Bu sebeple her sene kasırgalarla ve büyük orman yangınlarıyla uğraşmaktadır)
  • Cep telefonlarının yüzlerce büyük araştırma sonucunda  beyin tümörüne sebep olduğu kanıtlanmıştır. (Dikkat ederseniz herhangi bir spesifik kaynak yok. )
  • Eğer nüfusun 80%’inin öldürülmesi gerektğini kabul etmezseniz, akademik dünyada başarılı olamazsınız. (pis Darwinistler :))
  • Amerika hükümeti Italya’da içi çocuk dolu okul otobüslerini patlattı. (Aslında hedef Iraktaki askeri noktalardı)
  • Amerikan dolarında ne satın aldığınız takip eden küçük devreler var. (Striptiz bara giderseniz haberleri olur diyor)
  • Sivil silahlanmanın kontrol altına alınmasını isteyen herkes Nazi’dir. (O zaman Naziler iyidir mi dememiz lazım?)

Şüphem yok ki, Alex Jones’un filmi çok fazla sorgulamadan izlendiğinde ikna edicidir. Ancak ikna ediciliği, kanıt olarak sunduğu şeylerin sorgulanmaya ne kadar dayanıklı olduğuyla doğru orantılıdır. Başka konularda dezenformasyon ve çarpıtma yapan bu adamın söylediği herhangi bir şeyin 100% doğru ve dürüstçe olmasını beklemek, bence gerçekçi bir tutum değil. 

Evet, şimdi izlemediyseniz filmi izleyin, ama aklınızın bir tarafında her zaman bir “acaba?” bulunsun.

6. His sonunda gerçek mi oluyor?

TED’de yapılan bir sunumun videosunu paylaşmak istiyorum. MIT laboratuvarlarında geliştirilen prototip, halihazırda satın alınabilen cep telefonu, web kamerası ve ufak projektör türü cihazlardan oluşuyor ve kullanıcının etrafındaki şeylerle daha önce hiç olmadığı gibi iletişim kurmasını sağlıyor. 

Öncelikle videoyu şuradan izleyebilirsiniz.

Cihazı kullanan kişi, web kamerasının çektiği görüntülerle parmaklarına taktığı renkli bantlar (ya da tırnakları değişik renklere boyayarak) yardımıyla etkileşime giriyor. Örneğin yolda giderken elinizle “fotograf karesi” şekli yaparak kamerayla resim çekmek, ya da karşınızda dikilen kişinin yüzünü tanıyan yazılım sayesinde kişisel blogundaki “tag”leri yine kişinin üstüne projektörle yansıtmak mümkün. Projektör, herhangi bir yüzeyi, etkileşim kurulabilecek bir yüzeye çeviriyor, videoda görüldüğü gibi elinize telefonun rakamlarını yansıtıp, onlara basarak telefonla arama yapmak mümkün. Ya da kitapçıda gezerken elinize aldığınız kitabın kapağını tarayan kamera yardımıyla, kitapla ilgili Amazon yorumlarını kitabın sayfasına yansıtmak, hatta, markette alışveriş yaparken elinize aldığınız ürünü tanıyıp, sizin belirlediğiniz kriterlere göre “yeşil ışık” yakıp, daha bilinçli alışveriş yapmak mümkün. 

Bu basit parçalardan oluşan cihaz, bilgi teknolojisini kullanarak, daha önce hiç olmadığı şekilde etrafımızdaki kişiler, nesneler ve olaylar hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlıyor. Bir nevi 6. his gibi yani. 

Videoyu şiddetle tavsiye ediyorum.