Geçen haftaki “Muhammed’i çizelim günü”ne Müslüman tarafından cevab geldi.
Facebooktaki “Herkes Yahudi Soykırımını çizsin günü” grubu ifade özgürlüğü bağlamında 2. Dünya Savaşındaki Yahudi soykırımını 30 Haziran günü eleştirel gözle ele almayı öneriyor.
Ancak buradaki karşıtlık biraz aşırıya kaçmış. Bir kaç ateist şiddet karşıtı ve ifade özgürlüğünü yüceltmeyi amaçlarken bir grup müslümanın buna cevabı 6 milyon kişinin öldüğü bir olayı kutlamak olmuş. Grubun tanıtım yazısından ufak alıntılar :
Herkesi bu tarihi olayın eleştirel gözle incelenmesi için davet ediyoruz.
Burada laik tarikatın temel masalından bahsetmek üzere bir araya geliyoruz. Tarihin en büyük katliamlarına sebep olmuş bir tarikat:
Ateist Sovyet rejiminin öldürdüğü 10 milyonlar, Laik Batı rejimlerinin Vietnam, Irak, Afganistan, Filistin, İranda öldürdüğü milyonlarca insan ve İnsanoğlunun Tanrı’ya olan küstahlığı sonucu acı çeken sayısız halklar.
Burada grup yöneticisi (ya da yazıyı kim yazmışsa işte) öldürülen milyonların suçunu Sovyet Rusya’nın ve diğer katliamcı devletlerin laik/ateist olmasına bağlayarak en basitinden dezenformasyon yapıyor. Zira Sovyet Rusya’daki katliamlar ateistlerin ateist olmayanları katletmesi şeklinde değil, rejim yanlılarının rejimi eleştirenleri ve tehdit olarak gördüklerini katletmesi şeklinde olmuştur. Yani eğer rejim düşmanı iseniz neye inandığınız herhangi bir önemi yoktur. Batı devletlerinin sayılan ülkelerde yaptığı işler ise dinden ziyade aç gözlülükle daha kolay açıklanabilecek olaylardır. Eğer batı devletlerinin yaptığı haksızlıkları kınayacaksak işe hrıstiyan çoğunluğun yaşadığı Afrika ülkeleriyle başlamamız gereklidir. Zira Batı devletlerinin açgözlülüğü İran, Irak, ya da atıyorum Vietnam’dan daha çok Nijerya, Kenya, Fildişi Sahili, Senegal gibi ülkeleri etkilemiştir.
Dünyadaki adaletsizliğin büyük bölümü cehaletten kaynaklanıyor. Hollywood masalları ve soykırım müzelerinin bize Ateist Tel-Aviv rejiminin savaş ve insanlık suçlarını meşru göstermek için şantaj yapmasına izin vermeyeceğiz.
Tel-Aviv hükümeti savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar konusunda çok kötü bir şöhrete sahip, ama olmadıkları bir şey varsa o da ateist bir hükümet olmaları. Aksine İsrail devleti tamamen Tevrat’taki ilkeleri kendine baz alarak hareket eden bir devlet.
Sizce bu ayıp mı? Hakaret mi? Ahlaksızca mı? Açıkçası önemli değil. Çünkü ifade özgürlüğünün laik versiyonuna göre bunların hiç birisi önemli değil, öyle değil mi? Bugün dersimi aldım. Asla sessiz kalma. Masumlar dahil herkese hakaret etmek gerekiyor. Özgürlük gerçekten böyle mi?
Açıkçası bence ayıp ya da hakaret değil, ama hatalı. Eğer Sovyet Rusya ve İsrail ateist oldukları için ve ateizm emrettiği için bu suçları işliyor olsalardı bu gerçeklerle örtüşen bir yorum olacaktı. Ancak bilinen gerçeklerle örtüşmediği için ayıp veya hakaretten öte bunlar cehaletten veya kasti yalanlardan ibaret sözler. İfade özgürlüğünün laik ya da dinci versiyonu diye bir şeyi hayal edemiyorum. İfade özgürlüğü, popüler ya da hoş karşılanmayan fikirler dahil her fikrin ifade edilebilmesine olanak tanır. Masumlara hakaret etmek masumların değil hakaret edenin karakteri hakkında bize bilgi verdiği için bence ayıp ya da yasaklanması gereken bir şey değil. Ahlaksızı daha kolay tanımamızı sağlayan bir şey aslında.
It seems that they want to practice ‘Freedom of Speech’ not for bringing up any kind of logic, but to insult a person who is not even present to defend himself. Ok. Lesson learned. Thanks for your “morals”.
Görünüşe göre ifade özgürlüğünü herhangi bir mantık kırıntısı olmadan kullanmak istiyorlar. Kendini savunamayacak birisine hakaret ederek hem de. Tamam, dersimizi aldık, ahlakınız için teşekkür ederiz.
Kendini savunamayacak olan kişi sanıyorum Muhammed. Ancak grup kurucusu buradaki esas amacı gözden kaçırmış. Muhammed’i çiz gününde esas hedef Muhammed’in şahsı ya da kendisi değil, ama ifade özgürlüğünü tehdit eden fanatik müslümanlar.
Onların kim olduğunu biliyorum. Onlar sizin müslüman, yahudi ya da hristiyan olmanızla ilgilenmiyorlar. Onlar dinlerin ve ahlakın yer yüzünden silinmesini istiyorlar. Tek umurlarında olan şey güç, para ve “Zionist İsrail devleti”. Ve bunun için bahaneleri de Soykırım.
Şimdi size basit bir sorum var. Sizin kadar özgür müyüm? Ben de ifade özgürlüğünden faydalanabilir miyim? O zaman Soykırımı eleştirel gözle ele alalım.
Yazar burada ilginç bir saman adamı yaratmış. Dinlerin ve ahlakın yer yüzünden silinmesini isteyen para güç ve İsrail devletinden başka bir amaçları olmayan ateistler. Sanki az önce saldırdığı Hollywood filmlerinden fırlamış bir kötü karakterden bahsediyor. Muhtemelen dünyada para ve güç için her şeyi yapacak sürüyle insan vardır. Ancak bu kişilerin yahudi soykırımını araç olarak kullanıp yer yüzünden ahlakı silmeye çalışan zionist (ki aslında dini bir temadır) olmaları? Biraz Dan Brown vari bir tanım oldu sanki.
Sorusunun cevabına gelince. Elbette özgürsün. Eğer elinde soykırımın gerçekten olmadığı, 6 milyon kişinin ölmediği, bunun planlı bir komplo olduğuna dair herhangi bir bilgi varsa, bunu ilk başta ben görmek isterim bir ateist olarak. Açıkçası var olan kanıtları nasıl çürütürsün bilemiyorum. Kamplara dair fotoğraflar, filmler, orada kalanların ifadeleri, soykırımı yapan askerlerin itirafları, ölen insanların kalıntıları, Nazi devletinin resmi kayıtları, daha sayamayacağım sürüyle kanıt var bu soykırımların gerçekleştiğine dair. Ancak tüm bunlar detaylı bir komplonun parçası diyorsan, buyur meydan senin.
Ancak, eleştirel gözle Soykırımı ele alırken bence meseledeki müslüman faktörünü de gözden geçirmekte fayda var. Zira Hitler’in ortadaoğudaki müslüman devletlerde bir sürü destekçisi vardı.
1933’te Naziler başa geçtikten sonra ilk tebrikler Arap liderlerden geldi. Suriye’de bir Nasyonel Sosyalist parti (Hisb-el-qaumi-el-suri) kuruldu. Kurucusu Antun Saadeh Hitler’in bir hayranıydı. O zamanların Büyük Müftüsü Muhammed Amin Al-Husyani, Hitler için “Arap dünyasının babası” sıfatını kullanmıştı. Hatta Nazi subaylarının ifadelerine göre Müftü Yahudilerin katledilmesi yönünde görüş bildiriyordu.
1 Mart 1944’te, Almanlar’la birlikte savaşıp paraşütçüleri yakalayan ve Araplardan oluşan bir gruba hitaben yaptığı radyo konuşmasında sözleri şu şekildeydi:
Araplar, tek bir vücut olun ve kutsal haklarınız için savaşın. Yahudileri bulduğunuz yerde öldürün. Bu Allah’ı, tarihi ve dinimizi memnun eder. Bu sizin onurunuzu kurtarır. Allah sizinledir.
Özetle görüyoruz ki ifade özgürlüğü harika bir şey. Madem bir müslüman olarak Yahudi soykırımını sorguluyoruz, o halde Müslümanların bu soykırımdaki rollerini de gözden geçirmek gerekiyor. Eğer sen ifade özgürlüğüne sığınarak bu Facebook sayfasını açmış olmasaydın, ben bu yazıyı yazmayacaktım ve bir çok insan 2. Dünya Savaşı’nda bir Müslüman Müftü’nün Yahudilerin katledilmesine nasıl yardım ettiğini hiç bilmeyecekti.