Metis Yayınları, gerçekten cesurca ve başarılı bir işe imza atarak bir “inançsız ajanda” çıkarmış. İsmi de “İllallah”. Avuç içi kadar bir ajanda, takvimin yanında sayfa altlarında, aralarında ve bazen tam sayfa olarak inançsızlıkla ilgili tarihi ve felsefi yazılar içeriyor.
Bir nevi “Ateist ajandası” yani :). Tanıtım yazısından:
Bu ajandayı hazırlayan bizler, inanma hakkına saygı duyuyoruz. Ama biraz daha derin bir saygıyı, inanmama hakkına duyduğumuzu da belirtmemiz gerek.
İnanmanın bir kez daha tartışılmaz bir şekilde insan varoluşunun temellerinden sayılmaya başladığı günümüz dünyasında, (ülkesine ve mekânına bağlı olarak) inanma hakkı örgütlü dinlerle, devlet bütçeleriyle, polis ya da asker kuvvetleriyle koruma altına alınmış durumda; buna karşılık, varoluşlarını inanma temelinde tanımlamak istemeyenler genellikle tekil, münferit ve örgütsüzler. Doğduğumuzda dinsel bir kimlik edindiğimiz varsayılıyor ve dünya karşısındaki duruşumuzu nasıl tanımladığımız sorulmadan bu kimlikler atfediliyor bize; üstelik yirminci yüzyılın sonlarında başlayan bu yeniden dinselleşme eğilimi siyasi, tarihsel bir gelişme değil de doğal bir oluşummuşçasına kabullenmemiz bekleniyor. Vicdana, adalet ilkelerine, ortak hukuk arayışına dayalı mutabakatlar oluşturmak yerine kendi seçimimiz olmayan kimliklerin sözcülüğünü yapmamız bekleniyor. Dolayısıyla, saygı duyup haklarının tanınmasını istediğimiz inanan kesimlerin bizlerin inanmama hakkını bertaraf edeceği kaygısından kurtulamıyoruz, ki gerek dünyanın gerekse ülkemizin tarihine şöyle bir göz atıldığında pek de yersiz olmadığı görülen bir kaygı bu.
Dinsel, etnik, cinsel vb. kimliğiyle yaşamak isteyenin bu haklarına sahip olması demokratik bir toplumun esasıdır kuşkusuz; ancak kendisini bu tür verili kimliklerle tanımlamak istemeyenlerin vatandaşlık haklarının da aynı tavizsizlikle savunulması, eşit ölçüde meşru bir haktır bizce.
İnanmama hakkının da bir insan hakkı olarak tavizsiz uygulanacağı bir dünya ve ülke umuduyla, bu ajandayı kendisine dinsel kimlik dayatılmasından illallah diyenlere sunuyoruz…
— Metis editörleri
İçerik de şu şekilde:
- Çok dindar bir inançsızım ben
- Böyle Buyurdu Zerdüşt
- Uçan Spagetti Canavarı
- Peki ya sen yanılıyorsan?
- Cevabı zor değil!
- Bana şükürler olsun ki!
- Şeyh ve Arzu
- …ve puf diye kaybolur!
- Karikatür: Yiğit Özgür
- Karamazov Kardeşler
- Cehaletin sığınağı
- Ateizmin Zorunluluğu
- Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
- Sürgün
- Zorunlu Din Dersi Hak İhlalidir: Kaldırın!
- Son Nefesim
- Yaşama Uğraşı
- Düşünüyoruz…
- Feministler diyor ki…
- Şiirler
- Hayal Et
- Bunu biliyor muydunuz?
- Peynir ve Kurtlar
- Karikatür: Bahadır Baruter
- Kaynakça
- Önemli Telefonlar
- Hastaneler
- Telefon kodları
- Büyükelçilikler
- Konsolosluklar
- Saat farklılıkları
- Telefon Defteri
- Notlar
Örnek metin de iyi bildiğimiz ve sevdiğimiz Uçan Spagetti Canavarı üzerine:
Uçan Spagetti Canavarı Kilisesi, ABD’de Kansas Eyaleti Eğitim Kurulu’nun, okullarda evrim teorisine alternatif olarak evrenin “akıllı bir tasarımcı” tarafından yaratıldığı argümanının da öğretilmesi yolundaki kararını protesto etmek amacıyla kurulmuş bir parodi-dindir. Karar üzerine Bobby Henderson, Kurul’a bir mektup yazarak, evreni Uçan Spagetti Canavarı’nın yarattığına ilişkin kendi teorisinin de “akıllı tasarım” argümanı kadar geçerli olduğunu, dolayısıyla okullarda öğretilmesi gerektiğini belirtmiştir. Henderson’ın gerek kendi mektubunu gerekse kurulun cevabını şahsi internet sitesinde yayımlaması üzerine Uçan Spagetti Canavarı Kilisesi hızla popülerlik kazanıp tüm dünyada pek çok müride kavuşmuştur. Bu eğlenceli din için bir kutsal kitap yazmayı da ihmal etmeyen Henderson, Uçan Spagetti Canavarı’nın Kutsal Kitabı’nda Kitabı Mukaddes’e açık göndermeler yapmıştır.
Aşağıdaki Sekiz “Yapmazsanız Çok Memnun Olurum”, On Emir’in parodisidir. Kutsal kitaba göre Uçan Spagetti Canavarı, Korsan Kaptan Mosey’ye on taş tablete yazdığı öğütlerini göndermiş, fakat tabletlerden ikisi dağdan indirilirken kırılarak geriye sekiz tanesi kalmıştır.
1. İlahi Eriştevi Şahsımdan bahsederken, “en dindar benim” diyen dangalak sahte sofular gibi davranmazsanız çok memnun olurum. Bazı insanlar bana inanmıyorsa, sorun değil. Cidden, o kadar da kibirli değilim ben. Üstelik bu onlarla ilgili değil, konuyu değiştirmeyin.
2. Varlığımı başkalarına zulmetmek, onları baskı altına almak, cezalandırmak, bağırsaklarını deşmek ve/veya, ne bileyim, onlara kötü davranmak için kullanmazsanız çok memnun olurum. Kendinizi ya da başkalarını kurban etmenizi beklemiyorum, ayrıca saflık içme suyu için geçerli bir niteliktir, insanlar için değil.
3. İnsanları görünüşlerine veya kılık kıyafetlerine, konuşma biçimlerine ya da… neyse işte, neticede kardeş kardeş oynayın, tamam mı? Ha, bir de şunu o kalın kafalarınıza sokun: Kadın = insan. Erkek = insan. Aynı yani. Biri öbüründen daha iyi değil, tabii mevzubahis moda olmadığı sürece – çünkü üzgünüm ama modayı kadınlara ve camgöbeğiyle fuşya arasındaki farkı bilen erkeklere vermiş bulunuyorum.
4. Size ya da ruhen ve bedenen rüşte ermiş gönüllü partnerinize yakışıksız gelen davranışlarda bulunmazsanız çok memnun olurum. İtirazı olanlara tabiri caizse “Sittirin” diyeceğim, ki bunu yakışıksız bulmaları halinde televizyonu bir zahmet kapatıp değişiklik olsun diye yürüyüşe falan çıkabilirler mesela.
5. Başkaları hakkında bağnaz, kadın düşmanı, nefret dolu fikirler besleyenlere aç karnına kafa tutmazsanız çok memnun olurum. Önce yemek yiyin, pezevenklerin peşine sonra düşün.
6. İlahi Eriştevi Şahsım adına milyonlarca dolarlık kiliseler, tapınaklar, camiler, mabetler inşa etmezseniz çok memnun olurum. O parayı şu işlerden birine harcamanız çok daha iyi (istediğinizi seçin): A. Yoksulluğa son vermek. B. Hastalıkları tedavi etmek. C. Barış içinde yaşamak, tutkuyla sevmek ve kablolu televizyonun ücretini azaltmak. Kompleks karbonhidrattan oluşan âlimi mutlak bir varlık olabilirim, ama hayattaki basit şeylerden keyif alıyorum. Bir bildiğim vardır herhalde. BEN yaratıcıyım ne de olsa.
7. Sağda solda insanlara sizinle konuştuğumu söylemezseniz çok memnun olurum. O kadar ilginç değilsiniz. Aşın artık bunları. Size diğer insanları sevmenizi söyledim, jeton düşmedi mi hâlâ?
8. Şayet ziyadesiyle deri / kayganlaştırıcı / alengirli zımbırtının dahil olduğu taraklarda beziniz varsa, başkalarına size davranılmasını istediğiniz gibi davranmazsanız çok memnun olurum. Ama şayet karşı tarafın da o taraklarda bezi varsa (bkz. Madde 4), o zaman tadını çıkarın, resim çekin ve n’olursunuz PREZERVATİF kullanın! Filvaki, bu dediğim bir lastik parçasından ibaret. Neticede O İŞİ yaparken zevk almanızı önlemesini isteseydim alete diken falan eklerdim.
Son olarak, eğer İdefix’ten Metis Yayınları kitaplarından alırsanız, bu ajanda hediye geliyor. Normal fiyatı 4 lira bildiğim kadarıyla.