Bu yazı çoğunlukla inançlı insanlara hitaben yazılmıştır. Ama bu sadece inançlılar okuyabilir anlamına gelmiyor.
İnançlı bir ebeveynsiniz. Size öğretilenleri takip ederek çocuğunuza kendi aldığınız din eğitimini biraz eksik ya da biraz fazlasıyla verdiniz. Bayram, sünnet gibi herkesin kabul ettiği şeylerden tutun belki de izlediğiniz tv kanalı ya da okuduğunuz gazete ve yazarlar gibi şeyleri benimsemesi için en azından onu yönlendirdiniz.
Sonra bir gün çocuğunuz gelip size “ben dine inanmıyorum ateist oldum” diyor. Tepkiniz ne olur?
Kavga mı edersiniz? Çocuğu red mi edersiniz? Bağrınıza basıp “ateist de olsa insan insandır” mı dersiniz? Yoksa yerde “taş yok mu taş?” diye söylenerek taş aramaya mı başlarsınız?
Bu olayın çocuğunuzla olan ilişkinizi nasıl değiştireceğini çok iyi düşünmelisiniz. Eğer çocuğunuzla herhangi bir ilişkiniz olmasını istiyorsanız bir çeşit ortak paydada buluşmanız gerekiyor. Buradaki ortak payda da çocuğunuzun tekrar dini kabul etmesi değil. Adı üstünde, ortak payda.
Öncelikle çocuğunuz “ben ateist oldum” derken aklında ne türden bir ateist var onu öğrenmemiz gerekiyor.
Ateizm, diğer inanç sistemlerine benzeyen bir şey değil. Ateizm kuralları diye bir şey yok. Ateistlerin uyması gerekenler diye bir şey yok. Bir organizasyon yok. Her mahallede bir “ateistbaşı” yok. Ateizm’in tek bir manası var, o da Tanrı diye bir varlığın gerçekten var olduğuna inanmamak. Fazlası değil.
Bu yüzden ateist olan kişiler çok çeşitlidir. Militan ateisti vardır, ılımlı ateisti vardır, sinir bozucu ateist vardır, kibarlıktan kırılanı vardır, aydını vardır, yobazı vardır, aptalı vardır, kafası çalışanı vardır. Var oğlu vardır yani. O yüzden oğlunuz gelip size “anne ben budist oldum” dese, en azından açar bir kitapta “Budistlik ne menem bir şeymiş” diye bakar iyi kötü bir fikir sahibi olabilirsiniz. Ancak ateizmde işler böyle yürümüyor. Açıp bakabileceğiniz ve “hmm demek oğlum böyle olacakmış” diyebileceğiniz bir profil yok.
Belki de paketin üstünde bir şey yazmıyor oluşu, ateistlere karşı duyulan güvensizliğin sebeplerinden birisi.Ancak bilmeniz gereken şey şu: çocuğunuz ateist olduktan sonra muhtemelen önceki halinden çok farklı bir kişi olmayacak.
Ne tür bir ateistten bahsediyoruz?
Aslında 4 çeşit ateist olduğuna dair bir teori vardır.
1- Asi ateistler. Bunlar anne babalarına ya da başka bir otorite figürüne karşı gelmek adına ateist olurlar.
2- İntikamcı ateistler. Bunlar aslında Tanrı’ya inanırken bir sebepten dolayı kızgındırlar ve Tanrı’yı bu yüzden reddederler. Bir yakınlarını kaybetmek, ya da hastalık gibi sebeplerle Tanrı’ya kızgındırlar.
3- Mirasçı ateistler. Bunların ailesi de ateisttir ve tıpkı anne babasının dinini otomatikman benimseyen ama konu hakkında pek düşünmeyen inançlılar gibi, ateizmi de “biz babadan böyle gördük” türünde ilgisiz bir bakış açısıyla kabul ederler. Dinin saçma olduğunu düşünürler ama çok fazla kafa da yormazlar. Tıpkı “ya bu Hindular çok salak, ineğe tapıyorlar” diyen bir Müslüman gibidir konuyla olan alakaları.
4- Uyanmış ateistler. Bu kişiler sorgulayarak ve sorularına cevaplar arayarak dinlerin ve Tanrı fikrinin saçma olduğu kanaatine varmış ve bunu görece uzun bir sürede yapmış kişilerdir. Genellikle konu hakkında kafa yormuş, kitaplar okumuş tartışmalara katılmış ve Tanrı masalına inanmamış kişilerdir.
Asi ateistlerin isyan yılları bitince eski inançlarına geri dönebilirler. İntikamcı ateistler de kızgınlıkları geçtikten sonra eski inançlarıyla barışabilirler. Mirasçı ateistler de bir şekilde dini inancın daha iyi olduğunu düşünüp bir dine girebilirler. Hatta burada girmişi var.
Ancak 4. kategoriye giren ateistlerin dine geri dönme ihtimalleri sıfıra yakındır. Dini kafasından çıkarıp akıl ve mantıkla hayata bakan, dinlerin söyledikleri yalanları bir kere farkeden kişinin dine dönmesi neredeyse imkansızdır.
Eğer çocuğunuz 4. kategoriye giriyorsa dine geri dönmesini beklemeniz hata olur. Ona baskı yapmanız da ters teper. Dikkatlice araştırıldıktan ve kafa yorulduktan sonra varılan inançsızlık noktası dürüst bir şekilde varılmış bir noktadır ve kendi inancınız ne olursa olsun çocuğunuzun bu denli derin ve dikkatli olması her zaman iyi bir şeydir.
Peki çocuğunuz inançsız diye ahlaksız mı olacak?
Hayır – hiç ilgisi yok. Çocuğunuz ateizme nasıl varmış olursa olsun, ahlaklı olması ya da olmaması ihtimali bir inançlıdan farklı değildir. Ateizm ve ahlaksız davranışlar arasında herhangi bir ilişki yoktur. Hapishanelerdeki inançsız/inançlı oranı, bir toplumun genelindeki inançsız/inançlı oranından daha bile azdır.
İnançlı olmalarına rağmen büyük ahlaksızlıklar yapmış kişiler olduğu gibi inançsız olup bir çok inançlıya nazaran insanlığa daha çok faydası bulunmuş insanlar olduğunu hatırlayın. Sadece bu bile inancın ahlak ölçütü olmadığının sağlam bir ispatıdır.
Eğer çocuğunuzu iyi bir insan olacak şekilde, insanları sevip onlara iyi davranacak şekilde yetiştirdiyseniz ahlak konusunda endişe etmeniz gerekmiyor. İyi ve kötü insanlar sadece inançlılar veya ateistlere özgü sıfatlar değil. Bir insanın kişisel ahlakının yanında, Tanrı hakkındaki fikri çok önemsiz kalır.
Çocuğum cehenneme gitsin istemiyorum!
Korkmayın gitmez :). Ama niye böyle düşündüğünüzü anlayabiliyorum.
Eğer gerçekten inançlıysanız, kimin cehenneme kimin cennete gideceğine siz değil, Tanrı’nın karar vereceğini de biliyor olmanız gerekiyor. Eğer Tanrı gerçekten adil, rahmetli, şefkatli ve sevgi doluysa o zaman O’nun çocuğunuz hakkındaki en doğru kararı vereceğinden emin olmanız gereklidir. Kendi yargınızı Tanrı’nın yargısının üstüne koyacağınıza, Tanrı’nın en iyiyi bileceğini düşünmeniz çocuğunuzla olan ilişkiniz için daha iyidir.
Bir de bir ateiste “cehennemde yanacaksın” demek, hemen hemen her zaman ters tepecektir. Sonlu bir hayattaki günahlar sebebiyle sonsuza kadar azap çektirecek bir tanrı fikri, bir çok ateistin dinden ayrılmasında kilit rolü oynar. O yüzden cehennem kozunu oynamanız, istediğiniz tepkinin tam tersine sebep olacaktır.
Peki şimdi ne olacak?
Çocuğunuz size ateist olduğunu söyledi ve 4. kategoriye giren bir ateist olduğu aşikar. Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Kızmak, kavga çıkarmak hiç bir işe yaramaz. İşleri olduğundan kötü hale getirir. Çocuğunuz inancını kaybetmiştir (sizin açınızdan kaybetmiştir, yoksa benim açımdan özgürlüğünü kazanmıştır ama bu ayrı bir konu), bir de annesini/babasını kaybetmesine sebep olmanıza gerek yok. Siz çocuğunuzu seviyorsunuz, o da sizi seviyor. Birbirinize çok kızsanız bile bu temel gerçek hemen hemen her zaman var olacaktır.
Çocuğunuzu üzmemek için inançlarınızdan vazgeçmek ya da öyleymiş gibi görünmek de bir çözüm değil. Çocuğunuz kadar sizin de fikir ve vicdan hürriyetiniz var. Çözüm, bu konuda dürüst olmak ve iletişimi açık tutmaktan geçiyor.
Çocuğunuz ateist oldu diye birden kötü kalpli bir canavara dönüşmeyecek, bir tarikata girmeyecek ve tüm kanunu ve ahlakı yok saymayacak. Bunu aklınızdan çıkarın. Onlar da sizin gibi dünyayı anlamaya, hayatı anlamaya çalışıyorlar. Onlarla aynı fikirde olmasanız bile onları seviyorsunuz ve bunu söylemekten çekinmeyin. Zira ateist ya da teist, müslüman ya da hrıstiyan, budist ya da hindu tüm çocuklar anne babaları tarafından sevilmek isterler. Dünyada onları koşulsuz sevecek kaç kişi var ki?
En önemlisi onlara yalan söylemeyin. Eğer çocuğunuzun dini inancını kabul edemiyorsanız bunu söyleyin. “Ne halin varsa gör” yerine “Bunu kabul etmek benim için çok zor, çünkü inancım benim için çok önemli ve seni çok seviyorum. Benimle aynı inanca sahip olmaman beni ürkütüyor ama kararına saygı duyuyorum ve şu anda çok anlayışlı olamasam da veya kızgın ve üzgün olsam da seni seviyorum ve her zaman seviyorum” gibi bir şeyler söylemek, ileride onarılması zor problemlere yol açmamak açısından çok daha iyidir. Ve kabul edin, zaten dönüp dolaşıp varacağınız yer de bu noktadır. Bunu kendinize itiraf edemeseniz de, er veya geç çocuğunuzu olduğu gibi kabul etmek zorunda kalacaksınız.
Eğer çocuğunuzu iyi yetiştirdiyseniz, hangi dini inanca sahip olurlarsa olsunlar (inançsızlık da dahil), iyi bir insan olacaklardır. Dürüstlük buradaki en önemli anahtar. Çocuğunuz bir birey ve size ait değil. Onun efendisi ya da sahibi değilsiniz. Bir gün kendi kaderini seçecek. Belki istemediğiniz birisiyle evlenecek, belki sizin istediğiniz mesleği seçmeyecek ve belki sizin inancınızı, politik görüşünüzü veya tuttuğunuz futbol takımını ve hobileriniz paylaşmayacak.
Çocuğunuzun ateist olması, onlarla ilgili dini umutlarınızın sonu olabilir. Ancak çocuğunuza dair ahlaksal, fikirsel ve duygusal umutlarınızın da sonu değil. Aileler kıymetlidir. Aradaki inanç farklılıklarının aileyi yıkmasına izin vermemelisiniz.
Çoğunlukla şuradan tercümedir.