Kutsal kitapları tanıyalım : Eski Ahit’ten secmeler

Eski Ahit – Yasa’nın tekrarı 25:11-12

  11 “Eğer iki adam kavgaya tutuşur da birinin karısı kocasını dövenin elinden kurtarmak için gelip elini uzatır, öbür adamın erkeklik organını tutarsa,

12 kadının elini keseceksiniz; ona acımayacaksınız.

Ayetten çıkarılacak ders: Kocanız dayak yiyorsa bile karışmayın, yoksa elinizin kesilme riski var.

Kaynak

Mezmurlar 137: 8-9

 

8 Ey sen, yıkılası Babil Kenti,

Ne mutlu bize yaptıklarını

Sana ödetecek olana!

9 Ne mutlu senin yavrularını tutup

Kayalarda parçalayacak insana!

Ayetten çıkarılacak ders : Eğer Yahudilere kötülük yaparsanız, küçük çocuklarınızı (diğer tercümelerde bebeklerinizi – Yeni Uluslararası Versiyon) alıp kafalarını taşlara vurarak öldüren kişiler kutlu ve Tanrı gözünde iyi iş yapan insanlardır.

 Kaynak

Levililer 21:16-24

 

  16 RAB Musa’ya şöyle dedi:

 

17 “Harun’a de ki: Soyundan gelecek kuşaklar boyunca kusurlu olan hiç kimse yiyecek sunusu sunmak üzere Tanrısı’na yaklaşmasın.

 

18 Kusurlu olan, sunağa yaklaşamaz: Kör, topal, yüzü arızalı, organlarından biri aşırı büyümüş,

 

19 kolu veya ayağı kırık,

 

20 kambur, cüce, gözü özürlü, uyuz, yarası kabuk bağlamış ya da hadım.

 

21 Kâhin Harun’un soyundan bu kusurlara sahip hiç kimse RAB için yakılan sunuyu sunmak üzere sunağa yaklaşmayacak. Çünkü kusurludur. Tanrısı’na yiyecek sunusu sunmak üzere sunağa yaklaşamaz.

 

22 Böyle bir adam Tanrısı’na sunulan kutsal ve en kutsal yiyecekleri yiyebilir.

 

23 Ancak perdeye ve sunağa yaklaşmayacaktır. Çünkü kusurludur. Tapınağımı kirletmesin. Onları kutsal kılan RAB benim.”

 

24 Musa Harun’la oğullarına ve bütün İsrail halkına bunları anlattı.

 Ayetten çıkarılacak ders: Tanrı arada bir üretim hataları yapıyor. Ama burada suç Tanrı’da değil sizde. Engelliyseniz, hastaysanız kirlisiniz ve kusurlusunuz. Tanrı’nın sunağına yaklaşmayın, kirletmeyin. Tanrı sizi sevmiyor.

Kaynak

1. Samuel 15

Samuel Saul’a şöyle dedi: “RAB seni kendi halkı İsrail’in Kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi RAB’bin sözlerine kulak ver.

2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‘İsrailliler’e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler’i cezalandıracağım. Çünkü Mısır’dan çıkan İsrailliler’e karşı koydular.

3 Şimdi git, Amalekliler’e saldır. Onlara ait her şeyi tamamen yok et,[i] hiçbir şeyi esirgeme. Erkek, kadın, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.

4 Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp Telaim Kenti’nde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanısıra Yahudalılar’dan da on bin kişi vardı.

5 Saul Amalek Kenti’ne varıp vadide pusu kurdu.

6 Sonra Kenliler’e şu uyarıyı gönderdi: “Haydi gidin, Amalekliler’i bırakın; öyle ki, sizi de onlarla birlikte yok etmeyeyim. Çünkü siz Mısır’dan çıkan İsrail halkına iyilik ettiniz.” Bunun üzerine Kenliler Amalekliler’den ayrıldılar.

7 Saul Havila’dan Mısır’ın doğusundaki Şur’a dek Amalekliler’i yenilgiye uğrattı.

8 Amalek Kralı Agag’ı sağ olarak yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.

9 Ne var ki, Saul ile adamları Agag’ı ve en iyi koyunları, sığırları, besili buzağıları, kuzuları – iyi olan ne varsa hepsini – esirgediler. Bunları tümüyle yok etmek istemediler. Ancak değersiz ve zayıf ne varsa hepsini yok ettiler.

10 RAB Samuel’e şöyle seslendi:

11 “Saul’u kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti. Buyruklarımı yerine getirmedi.” Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RAB’be yakarmakla geçirdi.

Ayetten çıkarılacak ders: Bir halkı çocuk kadın masum suçlu demeden kılıçtan geçirmeniz Tanrı’yı memnun etmeye yetmez. Sığırları buzağıları ve kuzuları da kesmeniz gerekiyor ki Tanrı memnun olsun. 2. ders – Tanrı pişman olabiliyor. Her şeyi bilen bir varlığın sonradan pişman olacağı bir şey yapması da ilginç elbette.
Kaynak
 

 

 

 

 

 

 

 

Eski Ahit’ten garip hikayeler – Adem, Havva, meyveler ve konuşan yılan

Bu da yine Eski Ahit’ten dikkatli okunduğunda çok garip olan bir hikaye. Bir çoğunuzun muhtemelen bildiği bir hikaye olsa da, tekrar bir gözden geçirmekte fayda var.

Yaratılış 2

15 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu.

  16 Ve ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu,

  17 “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”

Yani Tanrı diyor ki – “bu ağacın meyvesinden yersen, iyi ve kötüyü bileceksin ama bunu yediğin gün öleceksin, ona göre”.

Devam edelim:

Yaratılış 3

RAB Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.
  2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı,

  3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”

  4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi,

  5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.”

 Yılan Havva’ya doğruyu söylüyor, meyveyi yerseniz iyiyi kötüyü bileceksiniz. Ayrıca ölmeyeceklerini de söylüyor. Bakalım bundan sonra ne oluyor?

 6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi. Kocası da yedi.

  7 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.

Evet yılanın söylediklerinin birincisi doğru çıktı. Meyveyi yedikten sonra iyi ve kötüyü ayırabilmeye başladılar.

8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı’nın sesini duydular. O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.

  9 RAB Tanrı Adem’e, “Nerdesin?” diye seslendi.

 İnanılması güç ama Tanrı Adem’in nerede olduğunu bilmiyor ve ona sesleniyor “neredesin?”.

Sonraki ayetlerde Adem nasıl meyveyi yediğini anlatıyor ve Tanrı da Adem-Havva’yı Aden bahçesinden (Cennet) kovuyor. Peki yılanın söylediği ikinci şey neydi? “Meyveyi yeseniz de ölmezsiniz”. Bakalım Adem ne kadar yaşamış, Yaratılış 5:5′ten

 5 Adem toplam dokuz yüz otuz yıl yaşadıktan sonra öldü.

Yani Tanrı bu meyve-ölüm meselesinde 2 kere yalan söylemiş oluyor. Şeytan-yılan ise doğru söylemiş oluyor. Tanrı’nın her şeyi bilen varlık olması sebebiyle zaten olayların bu şekilde gelişeceğini biliyor olması konusuna değinmiyorum bile.

Bu masal da aslında temelde bir “ne kadar saçma görünürse görünsün Tanrı’nın (ya da Tanrı’nın sözünü aktardığını iddia eden uyanık insanların) sözünden çıkmayın, ona itaat edin yoksa sonunuz iyi değil” temasına sahip. Ancak sanıyorum bronz çağında yaşayan yazarlar kimsenin “ya bir dakika bu pek mantıklı gelmiyor?!” şeklinde bir muhalefetle gelip çok uzun yaşamayacağını düşündüklerinden bu hikayeyi bu haliyle Eski Ahit’te bırakmışlar.

Adem hikayesi Kuran’da farklı anlatılıyor. Bir çok detay da hadislerden ve Taberi tarihinden geliyor. Bunlara göre Adem ve Havva yasak meyveyi yemişler ama tövbe edip affedilmişlerdir. Ayrıca Adem yaratıldıktan sona İblis’in isyanı Eski Ahit’te bulunan bir hikaye değildir – ancak günümüzde bir çok Hrıstiyan ve Musevi’nin Kanon İncil’in bir parçası olarak kabul etmedikleri Book of Enoch ya da Enoch’un Kitabı’ında bulunmaktadır. Ama o, elbette başka bir postun konusu.

Eski Ahit’ten garip hikayeler – İlyas ve ayılar

Eski Ahit bir çok garip ve açıkçası akılalmaz hikayeyle dolu. Bazılarını kısa kısa paylaşıyorum.

2. Krallar, 2:23-25

Elişa’yı Alaya Alan Çocuklar

  23 Elişa oradan ayrılıp Beyt-El’e giderken kentin küçük çocukları yola döküldüler. “Defol, defol, kel kafalı!” diyerek onunla alay ettiler.

  24 Elişa arkasına dönüp çocuklara baktı ve RAB’bin adıyla onları lanetledi. Bunun üzerine ormandan çıkan iki dişi ayı çocuklardan kırk ikisini parçaladı.

  25 Elişa oradan Karmel Dağı’na gitti, sonra Samiriye’ye döndü.

 Elişa Kuran’da İlyas adıyla Saffat suresi 123. ayetten itibaren anılan kişiyle aynı kişi. Yani hem Eski Ahit hem de Kuran’da bir peygamber olarak geçen, teoride yüksek ahlaklı olması gereken bir insan.

İlyas Peygamber Sareptalı dul kadının çocuğunu canlandırdıktan sonra.

 

Şimdi bakalım Eski Ahit ne diyor?

40 kadar çocuk, bir peygambere kel dediler ve alay ettiler diye Allah-YHVH-Tanrı iki ayıyı çocukların üstüne gönderip onları parçalatıyor. Peygamber olması gereken kişinin çocuklara lanet etmesine mi yoksa Allah’ın kalkıp bu çocukları ayıya parçalatmasına mı şaşırayım inanın bilemiyorum.

Sanırım bronz çağında kimse “Allah’la ve Peygamberleriyle dalga geçmeye kalkmayın” temasını anlatabilecek daha makul bir masal düşünemedi.

VE günümüzde bile bu olayın gerçekten yaşandığına ve İlyas/Yahveh ikilisinin haklı ve doğru olduğuna inanan insanlar yaşıyor. Sanırım en çok şaşkınlık verici olan da bu.