Gazete Vatan’ın haberine göre 4 yıl süren araştırma ve teknik takip neticesinde Adnan Hoca grubuna yeni bir “çete” davası açıldığı söyleniyor.
Haberi okurkan kafamdan sürekli “personality cult” (ya da kaba tercümesiyle “kişilik tarikatı”) sözleri geçiyor.
İddialar doğru ise, Adnan Oktar, tıpkı Charles Manson gibi, Jim Jones gibi, Marshall Applewhite gibi, karizmatik bir liderin etrafında dönen bir tarikatı yaratmış gibi görünüyor.
Bu fikre bir parça resmiyet kazandırabilmek için “kült” ya da “tarikat”ların ortak özelliklerinin sıralandığı bir sayfa buldum. Alttaki kriterlerin bir çoğunun Adnan Oktar grubuna uyması ise sanırım kimseyi şaşırtmıyor.
1-Grup, liderine karşı eleştiri götürmez bir sahiplenme içerisindedir ve liderin ideoloji ve inançlarına “tek ve gerçek yol” olarak bakar.
Adnan Hoca grubundakilerin ne pahasına olursa olsun Adnan Oktar’ı savunduklarını bir çok kez gazetelerde gördük. Ailelerini ve dostlarını bir yana koyarak tüm varlıklarıyla Adnan Oktar’a teslim olmuş bir çok mürit bulunmakta.
2-Grup içerisinde sorgulama, şüphecilik ve karşı fikir beyan etmeye hoş bakılmaz, hatta cezalandırılır.
Grup aleyhine konuşanlara gizli kamera ile çekilmiş videolarla şantaj yaptıklarından bahsediliyor Vatan gazetesindeki haberde.
3-Meditasyon, ilahiler, iradeyi ve vücudu zayıflatacak işler kullanarak zihni ve farkındalığı azaltılır böylece lider ve grup hakkındaki olumsuz düşünceler bastırılmaya çalışılır.
Gazete haberinde dini hassasiyetlerin kullanılarak (anne babaya “kafir” testi) gençlere psikolojik baskı yapıldığı, çıplak namaz gibi ilginç yöntemler kullanıldığından bahsediliyor. Ancak bu maddeye en çok uyan şey sanırım uzun saatler boyunca Hrıstiyan köktendinci grupların yayınladıkları kitapların Türkçe’ye çevrilmesi olurdu. Harun Yahya adıyla çıkan sayısız kitabın Türkçe’ye çevrilmesi kolay bir iş olmasa gerek.
4-Grup elitisttir, lideri ve üyelerinin özel bir statüsü olduğuna inanır (örneğin grup lideri Mesih olarak, özel bir varlık olarak, veya insanlığı kurtarmaya gelmiş birisi olarak görülür).
Haberde Adnan Oktar’ın kendinin Mehdi olduğunu ima ettiği, hayvanlarla konuştuğunun görüldüğü gibi ifadeler var.
Hatta şu komik videoda doğrudan Oktar’a “siz Mehdi misiniz?” diye sorup sonra kızaran bozaran hanımı görebilirsiniz.
5-Grupta önemli bir “biz ve onlar” hissi hakimdir.
Hatırlayanlar olacaktır, Adnan hoca eskiden Mason locasıyla ilgili sayısız kitap yazmıştı ama esas ününü Evrim Teorisine karşı açtığı savaşla edindi. Sanki Adnan Oktar, grubundakilere bir “düşman” göstererek kendisine karşı oluşabilecek şüpheleri bertaraf etmeye çalışıyor gibi görünüyor.
6-Lider otoritelere bağlı değildir.
Adnan Oktar’ın avukatları pek meşhurdur. Kendisiyle ilgili yazılan ve söylenen her şeyi takip eder ve yasal yaptırımlara başvururlar. Kendisine açılan bir dava sürecinde cezai ehliyetinin olmadığını gösteren ve Paranoid Şizofreni tanısı koyan GATA raporu alındığı
biliniyor. Yine haberde Oktar Babuna’nın söylediği iddia edilen şu sözlere yer veriliyor : “
Kimsenin hakkından gelemezsin. O, Allah’ın korumasında”
7-Grup, kendi yüce amaçlarını gerçekleştirmek için yapılacak ahlaksız aktivitelerin aslında meşru olduğunu telkin eder. Gruba katılmadan önce kötü olarak görülen arkadaşlara ve ailelere yalan söyleme, sahte sebeplerle yardım parası toplama gibi şeyler meşru ve doğru gösterilir.
Adnan Hoca grubundakilerin ailelerinden koparıldığı iddia ediliyor. Zaten Vatan’daki haberde de bazı telefon konuşmalarından alıntılar var. Hafızam yine beni yanıltmıyorsa, grubun ilk kurulduğu yıllarda zengin ailelerin çocuklarının ailelerinden aldıkları paraları uzakdoğuda grubu finanse etmek için kurulan şirketler için harcadıkları iddia ediliyordu.
8-Lider, grup üyelerini kontrol altında tutmak için telkin yoluyla utanç ve suçluluk duygusunu kullanırlar.
Yine haberde Adnan Oktar’ın anne baba ve çocuğu sevmenin Şirk olduğunu söylediği, şirk koşmak yerine kendisini sevmeleri gerektiğini söylediği yazıyor. Çok zekice. Eğer haber doğruysa, bir insanın ne olursa olsun vazgeçemeyeceği şey olan çocuğuna olan sevgisini kullanarak suçluluk duygusu oluşturuyor ve bunu kişiye karşı kullanıyorlar.
9-Lidere bağlılık aile ve arkadaşlarla olan bağların koparılmasını, gruba girmeden önceki hayat gayesi ve amaçların kökten değiştirilmesini gerektiriyor.
Habere göre Adnan Oktar’a açılan davanın taraflarından birisi, çocuklarının kendilerinden koparıldığını ve yabancılaştırıldığını iddia eden aileler. Onların kaydettikleri telefon görüşmeleri de dava dosyasına dahil edilmiş.
10-Grup yeni üyeler bulmaya çalışır.
Adnan hoca grubu sürekli genç ve zengin ailelerin çocuklarını gruba dahil etmek için çalıştığı iddia ediliyor.
11-Grup sürekli para kazanmaya çalışır.
Yeni müritleri özellikle zengin ailelerin çocuklarından seçtikleri iddia ediliyor.
12-Üyelerin grup aktiviteleri için aşırı zaman harcamaları beklenir.
Bu konuyla ilgili çok bir bilgim yok, ama kitapları tercüme eden grubun Asya’daki sweatshoplarda çalışan işçilerden farklı olmadığını okuduğumu hatırlıyorum. İddiaya göre günde 15-16 saatlik mesailerle çalışıyorlarmış.
13-Üyeler sadece diğer grup üyeleriyle dostluk kurmaya ya da yaşamaya zorlanırlar.
Bu da dile getirilen iddialardan birisi Adnan hoca tarikatı için. Zaten bu tür tarikatlarda üyelerin grup dışından insanlarla sosyalleşmeleri, üyelerin kafasında şüphe ve sorgulamaya yol açabileceğinden istenmeyen bir şey olur.
14-En sadık üyeler (gerçek inananlar) grup haricinde bir hayat olamayacağına inanırlar. Başka bir yaşam şekli olamayacağını ve grubu bırakmaları (hatta bırakmayı düşünmeleri) halinde kendilerine ve başkalarına zarar geleceğinden korkarlar.
Açıkçası Adnan Hoca grubunun en sadık üyelerinin ne düşündüklerini bilmiyorum. Ama şu ana kadar yazılan ve ortaya çıkan bilgiler ışığında bunun çok da uzak bir olasılık olduğunu sanmıyorum.
******
Bu kriterler Jim Jones tarikatı, Charles Manson ailesi, Heavens Gate tarikatı hatta Kuzey Kore’deki Kim Il Jong diktatörlüğünde görülen ortak özellikler.
Eğer iddialar doğru ise Adnan Oktar tarikatı, kriminoloji ders kitaplarına örnek teşkil edebilecek bir tarikat haline gelmiş demektir.
Gazete haberinde dava sürecinin öncekiler gibi olmaması için (tanıkların daha önceki davalarda olduğu iddia edildiği gibi şantaj ve korkutmayla ifadelerini geri çekmelerini önlemek için) gizliliğin esas alındığından bahsediliyor.
Adnan Oktar konuyla ilgili bir cevap yayınlamış, ama açıkçası Evrim Teorisi konusunda türlü yalanlarını bildiğimiz için cevabın ne kadar güvenilir olduğu tartışma götürür.
Güncelleme:
Adnan Oktar’ın avukatı Ceyhun Gökdoğan’dan aldığım e-mail sonrasında yazıda bazı değişiklikler yaptım. Adnan Oktar’ın ya da cemaatinin iddia edilen suçları işleyip işlemediğine yargı karar verecek, ben değil. Bu yazı “eğer iddialar doğruysa, bu grup klasik kült özellikleri gösteriyor” bakış açısıyla yazılmıştır.
Eğer Vatan gazetesindeki haber resmen tekzip edilirse, ben de yazıya gerekli değişiklikleri yaparım.
Konuyla ilgili kendi avukatıma danıştım ve yorumlarda hakaret içerebilecek ifadeleri silmemi önerdi. O yüzden yorumunuzun tamamı ya da bir bölümü silinirse “n’oluyoruz” demeyin. Ben sildim demektir.