Hayaletler

Hayalet, ya da  hortlak; ölmüş insanların vücutlarından ayrılan ruhlarının dünyada yaşayanların arasında dolaştıkları taktirde edindikleri isimdir. Hayaletler genellikle eski evleri mesken tuttuğu düşünülen ve zaman zaman insanlarla iletişim kuran, ya da sadece görünerek kaybolan veya eşyaları yere atan, duvarlara vuran, sesler çıkaran varlıklar olarak düşünülürler. Özellikle korkunç bir şekilde ölen (acılı bir hastalık, cinayet gibi) kişilerin ruhlarının dünyada kaldıkları düşünülür.

Hayaletli – ya da Türkçe’deki tanımıyla perili-cinli-tekinsiz- evlerde kaynağı bilin(e)meyen sesler, bazı odalarda sıcaklığın aniden düşmesi, odada bir başkasının var olduğunu hissetme gibi şeyler görülür. İşin ilginci bu şeyleri yaşayan insanların pek azı hayal görmektedir. Bu tür olayların yaşandığı yerler çoğunlukla büyük ve eski binalardır ve bu türden olayların fiziksel açıklamaları mevcuttur. Tekinsiz yerleri araştıran bilim insanları sıcaklık düşüşlerine sebep olan hava akımlarının ve seslerin kaynaklarını bulmuştur. Bunlar binaların su ve kanalizasyon tesisatları, duvarlar arasındaki boşluklar, basınç değişimlerinin kapıları çarpması, ahşap yapılarda tahtaların esneyerek ses-gıcırtı çıkarmaları ve bu sesin yankılanması veya evin akustik özelliklerine göre değişkenlik göstermesi gibi fiziksel dünyaya ait sebeplerdir.

Tipik bir hayaletli ev

Diğer bir ilginç fiziksel olay da çok düşük frekanstaki seslerdir. Bu sesler müzik dinlerden duyduğumuz derin bas seslerin, bizim işitme eşiğimiz altında kalan türleridir. Yani ortamda kulağın duymadığı ama havadaki titreşimleri algıladığımız bir ses vardır. Sağır bir insanın diskoda karın boşluğunu hareket ettiren derin bas sesi algılaması gibi düşünebiliriz. Bu sesler ilginç bir şekilde insanların beyinlerini etkilemekte ve kişinin korku, tedirginlik gibi hisler duymasına sebep olmaktadırlar. Ve bu duyma eşiği dışında kalan sesler doğada meydana gelebilmektedirler. Havalandırma fanları örneğin bu türden sesler çıkarabilmektedir. Buna bir de bazı odaların ölçülerinin bazı ses dalgalarının duvarlara çarpıp geri dönerken kendi kendini beslemesi ihtimalini de eklersek bazı odaların niye tekinsiz olarak algılanabileceğini görebiliyoruz. (Bu odadaki seslerin kendi kendini beslemesi hadisesi beni biraz aşıyor ama şurada konuyla ilgili daha fazla bilgi mevcut. Ev sineması kurulurken yapılan ölçüm ve hesaplar odadaki “sabit frekans”ların bulunup, duvarlara ona göre ses yutucu malzeme yerleştirilmesi içindir örneğin.)

Elbette uyku felcini ve rastgele şekilleri birleştirip anlamlı objeler görmemize sebep olan pareidolia’yı da unutmamak gereklidir. Uyku felci uyanıklık ve uyku arasında yaşanan bir durumdur. UFO’lardan bahsederken bu konuya biraz değinmiştim. Pareidolia ile ilgili detaylı bilgiyi de şu yazıda bulabilirsiniz.

Meşhur "Beyaz hanım" ya da "White Lady" hayaleti.

Hayaletlerle ilişkilendirilen deneyimlerin bir başka olası açıklaması ise karbon monoksit zehirlenmesidir. Karbon monoksit zehirlenmesi algılarda bozulmaya yol açarak insanların tedirginlik duymalarına ve halisünasyon görmelerine sebep olur. Hatta 1921’de kayda geçen bir hayaletli ev vakasının sebebinin karbon monoksit zehirlenmesi olduğu ortaya çıkmıştır. Benzer bir vaka 2005’te kayda geçmiştir. Duşa girdiği zaman hayalet gören 23 yaşındaki bir kadının banyosundaki su ısıtıcısının evdeki camlar ve kapılar kapatıldığı zaman zehirlenmeye yol açacak şekilde karbon monoksit sızdırdığı ortaya çıkmıştır. Su ısıtıcı tamir edildikten sonra hayaletler bir daha görülmemiştir.

Son olarak bahsedilmesi gereken olasılık da akıl hastalıklarıdır. Küçük bir grup insanın zaten psikolojik hastalıkları mevcuttur ve halisünasyon görmektedirler.

Sadece filmlerde

Tarihteki hayalet hikayelerinin tamamı anektoda dayalı hikayelerdir ve bu aktarımlar her zaman subjektif, detayların anlatan tarafından bozulduğu (atlandığı veya abartıldığı) hikayelerdir ve bu hikayeleri çürütmek hem zor hem de anlamsızdır. Zira dünya üzerindeki tüm hayaletli evlerde aslında ne olduğu açıklanabilse bile yeni bir olay ya da yeni bir hayaletin gerçekten doğaüstü bir olay olma ihtimali vardır. O yüzden her zaman hayalet hikayelerine inanan insanlar olacaktır.

Şuradaki link kendi ifadesine göre internetteki en büyük hayalet hikayeleri arşivi. Hayalet gördüğünü düşünen insanların siteye yazdığı (ya da uydurdukları) hikayelerden oluşuyor. Elbette detayların azlığı bu hikayelerin gerçekliğini değerlendirmeyi imkansız hale getiriyor. Ancak zaten işin ilginç yanı bu değil. Okuduğum 100’den fazla hikayede tekrar eden motifler var. Bu motifler de insanların yanılabileceği ortamlar ve ruh hallerini yansıtıyor. Bunlar karanlık, eski evler, bazı noktalardaki soğuk, psikolojik şartlanma (hayaletli olduğu söylenen evde kalmaya gitmek gibi), birbirinin korkusunu besleyen insanlar, eleştirel düşünce ve bilimsel şüpheciliğin yokluğu ve hikayeleri yazanların hayalet olarak adlandırılan fenomenlerin fiziksel ve dünyevi açıklamalarından habersiz oluşları.
 
Her ne kadar reality kanallarında hayalet avcılarına dair programlar  yapılıyor olsa da bu programlar eğlence amaçlı ve benim görebildiğim kadarıyla hiç birisi onca hazırlığa rağmen hayalet olarak kabul edilebilecek bir varlığa dair tek bir fiziksel kanıt ya da gerçekliği tartışma götürmez bir fotoğraf kaydedebilmiş değiller. Hatta kullandıkları yöntemler ve kanıtlar üzerinde oynama gibi şeyler sebebiyle epey eleştiri alıyorlar.

Ürkütücü

Peki bu fiziksel olaylar neticesinde görülen şeylerin ölmüş insanların ruhları olduğu fikri nereden geliyor? Gayet basit, dinler nereden geliyorsa oradan. İnsanların yeterli bilgi sahibi olmadıkları şeylerden rahatsız olup boşlukları hayal gücü ve önkabullerle doldurmalarından. “İnsana benzeyen ama birden ortaya çıkan ve kaybolan bir şey ne olabilir” sorusuna verilebilecek ilk cevaplardan bir tanesi “ölmüş bir insanın ruhu” olacaktır. Zira bu cevap önyargılar, önkabullere ve görüldüğü sanılan şeye tamı tamına uymaktadır. Ancak aynı özelliklere sahip olan dinlerde olduğu gibi gerçekle örtüşmemektedir.

 Özetle hayaletler, ismine yakışır bir şekilde, insanların fiziksel olaylardan etkilenmesi

Ünlülerin medyumundan 2010 kehanetleri

Bugünlerde günlük gazetelerden bir parça uzak kaldım. Ancak adım gibi eminim ki en az bir gazetede bu başlıkta bir haber vardır. Nereden mi biliyorum? Çünkü bugüne kadar hemen hemen her sene buna benzer bir başlık taşıyan haberler, yılbaşına yakın günlerde gazetelerde yerini buluyor.

Yazının tamamını okumaya üşenenler için özet geçiyorum – ki belirtmem gerekir ki aslında çok uzun değil – : Atıyorlar. Yok öyle bir şey. Kehanet diye bir şey yoktur. Ancak şanslı iddialar vardır.

Yazının devamını okumak isteyenler buradan buyursun.

Medyumlar, cinlerle, hayaletlerle ve başka başka hayali varlıklarla iletişim içinde olduklarını söyleyen, bazen de rüyalarda ya da hayaller aracılığıyla bilmelerine imkan olmayan şeyler hakkında (gelecek veya geçmişle ilgili) bilgiler veren kişilerdir. İşin aslı, bu insanlar ya

a) Tamamen işkembeden atıp doğru tutan bir kaç tane atışlarını reklam ederek “kehanette bulundum” diyorlardır, veya

b) Hemen hemen herkesin biraz dikkat ederek yapabileceği şekilde isabetli tahminlerde bulunuyorlardır.

Bu yazıda ele alacağım versiyon, dövmesi kolay versiyon – yani tamamen işkembeden sallayanlar.

Bir örnek görelim. 2010 yılı için kehanetlerde bulunan ünlü medyum Mustafa Kılıç’tan geliyor:

İbrahim tatlıses 2010 yılında çok ciddi sağlık problemleri yaşıyor. Bu sağlık problemleri kendisini yatağa düşürüyor.İbrahim Tatlıses her türlü tv programlarından uzak kalıyor ve sadece bu değil kendisine hazırlanmış olan saldırılar oluyor ve yine bu konuyla ilgili problem gündeme bomba gibi düşüyor. 2010 yılı İbrahim Tatlıses için çok felaket oluyor.

Seda Sayan eşi Onur Şan’la ayrılık yaşıyor. Çok büyük kavgaların sonu artık geliyor ve bu ayrılık yargıya kadar gidiyor. Bu ayrılık kamuoyunu bir hayli meşgul ediyor çünkü ayrılığın sebebi Onur Şan oluyor.

Bülent Ersoy 2010 yılında evleniyor. Sadece 6 ay sürecek bu evlilik Bülent Ersoy’u çok üzecek çünkü bu sefer çok sevecek. Ama Bülent Ersoy’un genel anlamda zaten kısmeti kapalı olduğu için hiç bir evliliği sürmeyecek ancak yine bu yeni yılda mutsuz olacak. Olaylı bir açıklama sonucu ile bu ayrılık yaşanacak

Okan Bayülgen 2010 yılında çok büyük bir trafik kazası yaşıyor. Yatağa düşüyor aylarca yatakta kalıyor bu yetmezmiş gibi evliliği de apansız bitiyor. Sokakta bir kavga sonucu yine hastanelik oluyor tam anlamıyla 2010 yılı Okan Bayülgen için tam bir felaketle sonuçlanıyor

Saba Tümer 2010 yılında yeni bir aşka yelken açanlardan ve aşktan uzak kalanlarımızdan bir ünlümüz. Yeni aşk yeni yılda Saba Tümer’i bir hayli mutlu ediyor ama sadece 3 ay sürüyor ve Saba Tümer artık çığırından çıkıyor. Erkekler konusunda çok ciddi açıklamalar yapıyor 2010 yılı güzel başlıyor ama kötü bitiyor.

Tarkan 2010 yılında gizli olan aşkı ortaya çıkıyor. Bomba gibi bir yıla geçiş yapıyor ama bu ilişkisi çok ilginç bir ilişki uzak doğudan biriyle. Türk biri değil ve Tarkan 2010 yılına mutlu bir şekilde giriş yapan ve sonu da mutlu bir şekilde sürüyor.

Hülya Avşar 2010 yılında yeni bir aşkla hayatına devam ediyor. Bu yeni aşk 3.aylarda ortaya çıkmış oluyor yaşça küçük olan bu ilişki yine basına değişik yorumlarla Hülya Avşar’ın sinirlerini bozuyor ve Hülya Avşar’ın bu ilişkisi bir çok insan yüzünden aynı yıl içinde son buluyor.

Bu iddiaları ve benzeri iddiaları ortaya atan “medyum”la ilgili kesin olarak söyleyebileceğimiz şey, kafasının çok fazla çalışmadığı ve ileriyi pek göremediği. Neden? Çünkü bu “kehanetler” fazlasıyla spesifik. Ve gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmek sadece 1 sene beklemeye bakıyor. Gelecek sene, bu zamanlarda, unutmazsam bu iddiaların gerçekliğini kontrol ederiz. Belki gerçekten de psişik güçleri olan ve geleceği görebilen bir medyumla karşı karşıyayızdır. Ancak geçmiş tecrübelere bakarak rahatlıkla diyebilirim ki, muhtemelen gelecek sene bu iddialarla epey dalga geçeceğiz.

Akıllı bir medyum, yanlışlanmasını maksimum derecede zorlaştıracak muğlak kehanetlerde bulunur. Der ki “dünyada çok büyük acı yaşanacak”.
Vay be?
Dünya’da çok büyük acı yaşanmamış bana bir tek yıl göster? Acı sürekli yaşanıyor. Deprem, sel, fırtına gibi şeyleri geçtim. Hiç yoksa geçim derdi çeken fakir insanlar var. Medyum kolaylıkla, “ben yokluk içinde yaşayan ve yoksulluktan ötürü erken ölen insanların acısını kastediyordum”.

Veya der ki “Türkiye’de çok önemli politik olaylar gerçekleşecek”.
Yok ya?
Türkiye’de son yıllarda neredeyse her gün önemli olaylar gerçekleşiyor. Hayatımız bilgisayar oyununa döndü, sürekli aksiyon. Ama medyumu böyle kehanetlere bağlı kaldığı sürece yanlışlamak zor. Müşterilerine de “soğuk okuma” yapmaya devam ettikçe, gelsin paracıklar.

Neyse, konumuza dönelim.

Madem elimizde gelecek senenin bilgisi mevcut değil, o halde geçtiğimiz sene için yapılan “kehanet”leri ele alalım. Bunlar Google’da 5 dakika içerisinde bulabildiğim geçmiş senelere dair kehanetlerden seçmeler.

Medyum Keto’dan 2009 kehanetleri:

– 2009 yılı mart ayındaki yerel seçimlerde AKP’nin durumu ne olacak? Ve kim kazanacak?

2009 yılı yerel seçimlerinde AKP’nin durumu iyi devam ediyor. Ve seçimleri yüzde 80 AKP alıyor…

Yüzde 80 AKP alıyor’dan kastı oyların 80%’ini alıyor ise, biraz şaşmış. AKP 38% oy almıştı.
– 2008 yılımız krizle noktalanıyor. 2009 yılında kriz devam edecek mi?
2009 yılının nisan ve Ağustos ayları arasına kadar kriz devam edecek. Fakat bu kriz adı konulmuş bir kriz olarak var. İnsanlarımızı pek etkilemiyor.
Bunun epey şaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
– Melih Gökçek Ankara’da ki görevine devam edebilecek mi?
Melih Gökçek’in ayağı kayacak.
Son kontrol ettiğimde Gökçek hala belediye başkanıydı.
– Deniz Baykal ve Partisinin genel durumu ne olacak?
Yine 2. Ya da 3. Parti olarak çıkacak kutudan ve görevine devam edecek.
Eh bunu bilmek için medyum olmaya gerek yok. Süleyman hep başbakan, Baykal hep genel başkan

– Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Obhama’nın gelmesiyle dünyadaki değişimler ve gelişmeler ne olacak?
Obhama, dünyanın şeklini değiştirecek. Ve Türkiye’ye ekonomik anlamda yardımda bulunacak.

Henüz değişen bir şey yok. Obama’nın 2009 yılında Türkiye’ye ekonomik bir yardımı da olmadı.
– Hülya Avşar ve Sadettin Saran birlikteliği evlilikle noktalanacak mı?
Evet, 2009 yılında evleniyorlar. Ve bir tane daha kızı olacak. Bunun için tüp bebek yöntemine başvuracaklar.
Bildiğim kadarıyla evlenmediler. Kızı olmadığından eminim. Hele tüp bebek? Bunu duyardık herhalde?
– Ebru Gündeş ile Osmantan Erkır evlenecek mi?
Bulabildiğim kadarıyla evlenmeden ayrılmışlar.
Bir başka medyum da Şükran isimli medyum. Bakalım ne demiş:
İbrahim Tatlıses`in 2009 yılında kalp krizi sonucunda ölüm tehlikesi atlatacağını öne süren Şükran, `Seda Sayan, siyah bir cip ile trafik kazası geçirdikten sonra eşi Onur Şan`dan ani bir kararla ayrılacak. Gülben Ergen eşiyle bir yıldan beri büyük sorunlar yaşıyordu. 18 ay sonra resmen ayrılacaklar` şeklinde konuştu.
Gülben Ergen, eşiyle evli, İbo gayet sağlıklı, Seda Sayan da bu sene henüz siyah bir ciple kaza yapmadı ve bildiğimiz kadarıyla hala evli.
Bu da çok eğlenceli, 2008’le ilgili, Medyum Jülide Zeynep’ten geliyor:
Medyum Zeynep: “2008 Mart ayına kadar Türkiye var olan sıkıntılarını sürdürecek. Mart’tan sonra ekonomi çok iyi gidecek. Ne var ki 2008’in sonunda en geç Aralık’ta erken seçim yapılacak. Bu seçimin sonunda ise Türkiye’de iç savaş çıkacak. Şubat ayına kadar ise büyük bir deprem olacak.”
Bu açıklamalar üzerine çok sinirlendiği gözlenen Cenk Eren, Jülide Zeynep’e ‘neden erken seçim olacak?’ diye sordu. Medyum’un yanıtı şöyle oldu: ‘İçime öyle doğuyor.’ Bunun üzerine Cenk Eren, medyum Zeynep’i insanları kandırmakla suçlayarak, ‘Gerçekten Allah’ın hidayetine ererek, gariban insanları kandırıp paralarını almanızın sona ermesini diliyorum’ dedi.
Mart 2008’den sonra ekonominin geldiği hali az çok biliyoruz. 2008 Aralık’ta erken seçim olmadı. İç savaş çıkmadı. Şubat ayında büyük bir deprem olmadı. Cenk Eren insanları kandırma kısmını güzel söylemiş.
Şu iki haber de olayı aslında güzel özetliyor :
Almanya’da medyumlardan oluşan bir topluluk 2009’a dair 140 kehanette bulunduklarını ama bunların hiçbirinin tutmadığını söyledi.
Paranormal Olaylar ve Araştırma Birliği, 140 kehanetlerinin her birinin yanlış çıktığını itiraf etti.
Çay yaprağı okuyan ve üzerinde alfabe ile “evet”, “hayır” kelimelerinin olduğu tahtalar vasıtasıyla ruhlarla konuşan birliğin üyeleri ABD Başkanı Barack Obama ile Frankfurt ve Berlin’deki teröristlerin suikasta kurban gideceğini söylemişti.
Aslında kehanetlerden bir tanesi tuttu, o da ünlü pop yıldızı Michael Jackson’ın ölümüydü. Ama birlik bunun da medyumlar tarafından her sene yapılan bir kehanet olduğunu dile getirdi.
24.12.2007 02:53
Falcıların 2007 kehanetleri tutmadı.
Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte TV ekranları, 2008 için kehanetlerde bulunan falcı ve astrologlarla doldu. Peki, geçen yıl yapılan tahminler ne kadar tuttu? Kendini “gelecek mühendisi” olarak tanıtan Metin Sırma’nın 2007 için şu kehanetleri tutmadı:
ALTUĞ BİLAKİS EVLENDİBeyaz ve Okan Bayülgen evlenmedi. Sibel Can, Ebru Şallı ve Mehmet Ali Erbil boşanmadı. Petek Dinçöz ile Can Tanrıyar ayrılmadı. Pınar Altuğ ile Yağmur Atacan ayrılmadığı gibi, evlilik kararı aldı. Cem Yılmaz TV şovuna başlamadı. Özcan Deniz yurtdışına yerleşmedi. Burcu Güneş’in albümü çok satmadı. Tarkan popülerliğini yitirmedi.
GÜNDEŞ TAHMİNİ FOS
Falcı “Fatma Bacı”nın Beyaz Show’da yaptığı 2007 magazin kehanetleri de gerçekleşmedi. “Fatma Bacı,” Beyaz’ın Kütahya veya Eskişehirli bir kızla evleneceğini söylemiş, Asuman Krause’nin de evleneceğini iddia etmişti. Ancak bunlar gerçekleşmedi. Astrolog Esin Uzer ise 2007 kehanetlerinde Ebru Gündeş’in aşk açısından çalkantılı bir yıl yaşayacağını, Tamer Karadağlı’nın çocuğu ve eşiyle sakin bir yıl geçireceğini öngörmüştü. Bunlar da pek isabetli tahminler olmadı.
Falcıların özel güçleri yok. Medyum diye bir şey yok. Bugüne kadar, kontrollü koşullarda paranormal bir güç gösterebilmiş tek bir insanoğlu yok. Daha önceki kehanetlerinin tutma yüzdesine bakarak gayet rahatlıkla söyleyebiliriz ki, 2010 için yapılan kehanetler, öncekiler gibi fos.