Akupunktur yıllardır ülkemizde ve muhtemelen yüz yıllardır uzakdoğuda uygulanan bir tedavi şekli. Elbette bir şeyin sadece eski olması onu etkin yapmıyor.
Akupunktur’un işe yararlığına dair test yapmanın – daha doğrusu sağlıklı test yapmanın bir zorluğu var o da çift kör deneylerin imkansız olması. Normalde hap ya da şurup gibi ilaçlarla yapılan çift kör deneylerde, bir grup hastaya gerçek ilaç verilirken bir gruba şeker hapları verilir ve ne doktorlar ne de hastalar kimin hangi ilacı aldığını bilmezler, sadece ilaç aldıktan sonraki gelişmeler kaydedilir.
Böylece plasebo etkisinin önüne geçildiği gibi doktorların bias etkisi de önlenmiş olur ve eğer verilen ilaç gerçekten etkiliyse bu durum kolaylıkla farkedilir.
Akupunkturda gerçek tedavi iğnelerle yapıldığı için bunun gerçek olmayanını yapmak çok zor. Yapılabilecek yegane şey, akupunktur uzmanlarının iğneleri doğru yere batırmasını sağlarken, plasebo grubunda iğnelerin rastgele yerlere saplanması şeklinde olacaktır. Ancak bu konuya birazdan tekrar döneceğim.
Bir ilacın etkinliğine dair testleri bir araya getiren Cochrane Reviews, X bir konuyla ilgili tüm bilimsel araştırmaları bir araya getirerek bunları tekrar inceler ve o konudaki bilimsel araştırmaların toplamının söylediği şeyi (bu ilaç etkilidir, bu tedavi etkisizdir, bu konuda birbirini yalanlayan araştırmalar var yani daha çok araştırma gerekiyor) özetler.
Cochrane Reviews’da akupunukturla ilgili araştırmalara baktığımızda şu şekilde bir tablo’yla karşılaşıyoruz *:
Vasküler demans * : Randomize kontrollü deneylerde vasküler demans hastası kişilerin akupunkturdan fayda gördüğüne dair bir kanıt yoktur.
Şizofreni *: Sınırlı bulgulardan muğlak bir sonuç çıkıyor. Bulguların bir kısmı anti-psikotik ilaçlarla beraber uygulandığında akupunktur’un faydalı olduğunu gösterirken bu çalışmalar küçük çaplı olduklarından güvenilirlikleri az. Şizofreni tedavisinde akupunktur’un faydalı olduğunu söyleyebilmek için daha detaylı ve kapsamlı araştırmalara ihtiyaç var.
Yüz felci *: Var olan çalışmalardaki düşük kalite ve bulunan hatalar sebebiyle sağlıklı sonuçlara varmak imkansız. Konuyla ilgili daha yüksek kaliteli çalışmaların yapılması gerekiyor.
Sigara bağımlılığı: Çalışmalardan akupunkturun sigarayı bırakmada yardımcı olmadığı görülüyor.
Migren: Çalışmalarından toplamından anlaşıldığı kadarıyla akupunktur migren hastalarına iyi geliyor. Ancak iğnelerin yerleştirildiği noktaların önemli olmadığı görülüyor. (Akupunktur uzmanlarının “doğru” yerlere yerleştirdiği iğneler ve rastgele noktalara yerleştirilen iğnelerin aynı etkiyi yarattığı gözlemlenmiş).
Kokain bağımlılığı: İncelenen çalışmalarda kulak akupunkturunun kokain bağımlılığını tedavi edici bir özelliği görülememiştir.
Glokom (göz hipertansiyonu): Akupunturun etkinliği görülmedi.
Tansiyona bağlı baş ağrısı: Eldeki veriler akupunkturun bu tür baş ağrılarına karşı işe yaradığını söylemektedir.
Depresyon: Akupunkturun depresyon tedavisinde işe yaradığına dair yeterli kanıt yok.
Uykusuzluk/Insomnia: Bu hastalığınt tedavisinde akupunkturun etkin olduğunu söyleyebilmek için daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır.
Epilepsi: Akupunkturun epilepsi hastalarının tedavisinde etkin ve güvenli bir yöntem olduğu henüz ispat edilebilmiş değildir.
11 çalışmadan 2 tanesi akupunkturun etkili olduğunu söylüyor. Eğer bu iki çalışmadan rastgele batırılan iğnelerin kontrol olarak kullanıldığı deneyi pozitif sonuç olarak kabul ederseniz.
Peki niye bir çok insan akupunkturun etkili olduğunu düşünüyor?
Bunun sebebini sanırım biliyorum. Yıllar önce bir kere ben de akupunktura gitmiştim. Burada diğer doktor ziyaretlerinde karşılaşmadığım bir kaç noktanın bu deneyimin etkili bir plasebo olduğu kanaatine varmamda etkili olduğunu düşünüyorum.
1-Akupunkturcular genellikle hastanın şikayetiyle ilgili bilgi alırken her türlü detayı duymak isterler. Hastalar sıkıntılarını anlatırken hem birisinin dertlerini pür dikkat dinlemesinden hoşnut olurlar hem de sıkıntılarını anlatmak kişinin psikolojik olarak rahatlamasını sağlar.
2-Akupunktur esnasında odada güzel esanslar/tütsüler yanar, rahatlatıcı müzik çalar, uzman tatlı sohbetle hastasını oyalar.
3-İğneler yerleştirildikten sonra hasta bir süre loş ışıkta bekletilir, ben 40 dakika kadar iğnelerle yarı karanlık odada New-Age müzik dinlemiştim. Bu bile kendi başına rahatlatıcı bir deneyim.
4-İğneler çıkarıldıktan sonra vücut deriye batırılan yabancı cisimlerden kurtulduğu için gevşer. Bu kısmı bilimsel olarak ne kadar doğru emin değilim, ama akupunktura gittiğim yegane seferde en çok rahatladığım an iğnelerin çıkarıldığı andı. Hemen ertesinde de iğne batırılan yerler (sırtım ve belim) masaj yağıyla ovulmuştu.
Bu türden bir deneyim elbette ki sıkıntıları olan bir insanı rahatlatan bir deneyimdir ve aslında herhangi bir tedavi edici etkisi olmasa bile akupunkturun saydığım rahatlatıcı süreci kişinin rahatlamasına sebep olan şeyin tüm süreçten ziyade sadece iğneler olduğu düşüncesine varmasına sebep olur.
Özetle akupunkturun herhangi bir tedavi edici etkisi ispatlanmadığı gibi, süslü bir plasebo olduğunu düşündürecek bir çok özelliği vardır.
Cochrane raporuyla ilgili kısmı şu makaleden tercümedir.