Uzaylılar gerçekmiş!

Bugün tokat gibi ard arda geliyor doğru bildiğim yanlışlar. Yıllardır varlığına dair gösterilen kanıtları yetersiz görürdüm ama şu alttaki resmi gördüm ya, artık hiç şüphem kalmadı, uzaylılar gerçek!

Bu resim 1942’de Patricia teyzem tarafından çekildi. Ona güvenebilirsiniz çünkü o bir avukat. Bill Gates’ten aldığı parayla dünyayı gezerken bu manzaraya şahit olmuş ve resmini çekmiş! Resimdeki şey bir X-Wing. Star Wars’daki uzay gemileri yani! George Lucas ve Haktan Akdoğan haklıymış, ben hatalıymışım.

Bugün benim için gerçekten tarihi bir gün!

Herbalife beni zayıflattı

Bir yıl önce yazdığım yazıyı bugün tekzip ediyorum arkadaşlar. Ne büyük gafletteymişim meğer!

Yazıdan etkilenip bana Herbalife mamüllerinden yollayan bir distribütor sayesinde, yıllardır veremediğim bel bölgesi kilolarımı verdim. Kilo kontrolü sağladım, merdivenleri nefes nefese kalmadan çıkabiliyorum, cildim güzelleşti, gözlüklerimi çıkardım çünkü gözlüksüz görmeye başladım, dün inanmazsınız David Beckham gibi (biliyorsunuz HL ona da sponsor ve beslenmesini düzenliyor) top oynadım apartmanın önünde çocuklarla.

Formula 1

Herkese öneriyorum. Hemen bugün gidin bir Herbalife ürünü alın!

Yanılmışım Tanrı varmış

Bunca senedir inandığım ve uğruna kavga verdiğim şeyin yanlış olduğunu öğrenmek gerçekten zor. Ama ne yapalım, hayat kolay olacak diye bir kaide yok. Zaten yaşadığımız her şey bir imtihan.

Dün gece gördüğüm bir rüyadan sonra eminim ki Tanrı var.

Bir kere evrenin kendi kendine yoktan var olmuş olması imkansız. Bunca sene bilimadamlarının “kuantum dalgalanmaları” gibi hayali şeylerle beni kandırmasına izin verdim. Ama artık yeter! Hani gösterin bana bir kuantum dalgalanması? Yoktan var olan bir enerji patlaması? Hani niye sürekli yeni evrenler olmuyor? Mutlaka o ilk hareketi gerçekleştirmiş olması gereken birisi olmalı, o birisi de tanrıdan başkası olamaz.

Dünya’da hayatın kendiliğinde oluşma ihtimali 10 üzeri zilyon rakamda 1 ihtimal. Yok işte sıcak havuzda mineraller moleküller bir araya gelecek de ordan organik materyal olcak da o materyal de gelişecek gelişecek insana dönüşecek? Zaten kafam basmıyodu, artık hiç inanmıyorum. Bana laboratuvarda topraktan insan yaptıkları güne kadar da inanmıycam.

Sonra kutsal kitaplardaki ahlaki üstünlük, peygamberlerin dünyadaki milyarlarca insana verdiği umut? Mutluluk? Teselli? Milyarlarca insan bir hayale mi inanıyor? Yok artık daha neler. Binlerce yıldır bu kadar akıllı insan kabul ettiyse vardır bir hikmeti.

Bir de kutsal kitaplardaki mucizeler var. O zamanlar bilinmesi imkansız bilimsel gerçeklerin şifrelenmiş olarak kitaplarda bulunmasına ne diycez? Tamam 1-2 tane olsa tesadüf derdik (hatta yıllarca dedim de) ama arkadaş onlarca, belki yüzlerce var? İncilde kehanetler, Kuran’da doğa olaylarına dair mucizeler… çok çarpıcı.

Bir de evrenin tam da insanlar yaşayabilecek şekilde oluşmuş olması var. Bu mükemmel sistemin bilinçsizce kendi kendine oluşmuş olması hiç düşünülebilecek bir şey mi?

Batı dünyasındaki bilim adamları bile bir bir tanrıya yönelirken ben kimim ki onu reddedeceğim? Umarım bu boşa yaşadığım yılları telafi edebilecek kadar uzun yaşarım.

Evet.  Bugün çok önemli bir gün. Hepimiz için. Tadını çıkarın 🙂

İstanbul selinin suçlusu Adnan Hoca’dır

“7.4 yetmedi mi” diye pankart açan türbanlı hanımı hatırlayalım.

Hatırladık.

Bence İstanbul’daki selin suçlusu Adnan Hoca’dır.

Niye böyle düşündüğümü açıklayayım.

Sel İstanbul’a Trakya üzerinden gelmiştir. Silivri’ye çok büyük hasar vermiştir. Adnan Hoca’nın Silivri’de bir köşkü vardır bildiğiniz gibi. Tesadüf mü? Sanmıyorum.

Sonra sel gazetelerin bulunduğu Güneşli’deki basın yoluna çok zarar vermiştir. Bu gazeteler ve televizyonlar Adnan Oktar’ın ilanlarını basmaktadır, televizyon kanallarında konuşturmaktadır. Tesadüf mü? Sanmıyorum.

Adnan Hoca’nın lükse olan düşkünlüğü bilinmektedir. Kendisi muhtemelen porselen tabak çanaklardan yemek yiyordur. Sele kapılıp sürüklenen tırların içinden porselen tabak çanak takımları çıkmıştır. Tırların içindeki porselenlerin sel yüzünden etrafa saçıldığını ve yağma edildiğini gazetelerden okuduk. Tesadüf mü? Sanmıyorum.

Vali ve belediye başkanı “Allah bizi korusun” diye açıklama yapmışlardır. Adnan Hoca’nın en meşhur sözü “Şimdi Allah var o kesin”dir. Tesadüf mü? Sanmıyorum.

Yağmur bugün Anadolu yakasında etkili olacak deniyor. Adnan Hoca’nın Çengelköy’de başka bir köşkü var. Yağmur o köşkün bulunduğu yerlere doğru ilerliyor. Tesadüf mü? Hiç sanmıyorum.

Sel felaketinin sebebi olarak yanlış yapılaşma gösteriliyor. Bu yapılaşma hangi yıllarda başladı? 1997’de. Kim hükümetteydi? Refah-Yol hükümeti. Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın Adnan Hoca’yla olan samimiyeti de biliniyor. Tesadüf mü? Hiç sanmıyorum.

Yağmurun sebebi olarak küresel ısınma gösteriliyor. Adnan Hoca ve müritleri her yerde güneş gözlüğüyle dolaşıyorlar. Hem de küresel ısınma ile ilgili haberler çıkmaya başlamadan yıllar önce 80’lerden beri. Sizce tesadüf mü? Hiç mi hiç sanmıyorum.

Tanrıların sevmediği bu yüzden de doğrudan onu cezalandırmak yerine tüm halka belalar felaketler gönderdiği ve hedef şaşırarak tır şoförü, işçi kadınlar ve çocukları cezalandırdığı adam.

Tanrıların sevmediği bu yüzden de doğrudan onu cezalandırmak yerine tüm halka belalar felaketler gönderdiği ve hedef şaşırarak tır şoförü, işçi kadınlar ve çocukları cezalandırdığı adam.

Bence ilahi güçler, bu Yaratılış Atlası gibi sözdebilim kitapları yazarak insanlara doğa gerçekleriyle ilgili yanlış bilgiler veren adama çok kızdıklarından bize bir bela gönderdiler. Tıpkı kutsal kitaplarda anlatılanlar gibi.Türkiye’nin kurtulması için Adnan Hoca sürgüne gönderilmelidir. Tercihen kuraklık yaşanan bir yere gönderilsin ki fırtınadan istifade edebilsin gittiği yerdekiler.

Uçan spagetti canavarı sonumuzu hayretsin!

***

Henüz anlayamayanlar için, bu yazı bir satirik yazıdır. Yağmurların sebebi bellidir, sellerin sebebi bellidir, küresel ısınmanın sebebi bellidir, herhangi bir ilahi hayali güçle ilgisi yoktur. Adnan Hoca evrim’le ilgili çarpıtmalar ve yalanlar söylemesine rağmen kendisinin yağmurla selle ilgisi yoktur. Muhtemelen yoktur yani. Yağmur duasına falan çıktıysa bilemem.

Hollanda’da bir kitapçıda

Kaynak : Not always right isimli blog. Müşterilerin daima haklı olmadıkları durumlardan bahsediyor. Eğlenceli, tavsiye ederim.

Kasiyer: Toplam 17.50 (Euro) lütfen.

Müşteri (bayan) : Hrıstiyan mısın canım?

Kasiyer: Niye soruyorsunuz?

Müşteri: Hrıstiyan mısın?

Kasiyer: Hayır değilim. Niye bilmek istiyorsunuz?

Müşteri: Peki, bana bir başkasının yardımcı olmasını rica ediyorum.

Müdür: Günaydın hanımefendi, duyduğuma göre kasiyerle ilgili bir sıkıntı yaşamışsınız?

Müşteri: Hayır, herhangi bir sıkıntı yaratmadı, sadece paramı inançsız birisinin almasını istemedim. Dikkatli olmalısınız, siz bakmadığınız zamanlarda kasadan para aşırabilir.

Müdür: haklısınız hanımefendi, hatta onu kesinlikle azarlamam gerekiyor.

Kasiyer: (şaşırarak) niye?!

Müdür: Çünkü buradaki hanımefendinin sen beni çağırmaya gittiğinde çantasına attığı ve parasını ödemeyi düşünmediği 3 tane Mars çikolata ve haritayı farketmedin.

(Müşteri bir kaç saniye donar, sonra çantasına bakar)

Müşteri: Aman tanrım! O kadar dalmış olmalıyım ki Şeytan’ın onları oraya koyduğunu farketmedim bile!

Şu çılgın yaratılışçılar

Bu sakin ve sıcak pazar öğleden sonrasında oturmuş günlük RSS’leri okurken eğlenceli bir olaya denk geldim. 

Skeptical Inquirer dergisi yazarlarından Ben Radford günümüzde dinazorların (aslında dinazora benzer göl canavarlarının) yaşadığına dair iddiaları ele aldığı (Van Gölü canavarı da bu sınıfa giriyor) bir makale yazar ve dinazorların (ve benzeri canavarların) 65 milyon yıl önce öldüğünden (ve 10.000 sene önce oluşan göllerde canavar yaşayamayacağından) bahseder. Buraya kadarki kısmı gayet normal, gerçekten de dinazorların çoğunun 65 milyon yıl kadar önce nesli tükendi. Bu makale yayınlandıktan bir kaç saat sonra çılgın bir yaratılışçıdan gelen e-maili tercüme ediyorum, altta da yazarın cevabı var.

Makalenizde dünyanın milyonlarca yıl yaşında olduğunu varsayıyorsunuz. Lütfen bunun için ampirik kanıt gösterin. Eğer gösterebilirseniz Dr Kent Hovind size 250.000 Amerikan doları ödül verecek. Dünyanın milyonlarca yıl yaşında olmadığına dair daha çok kanıt var. Lütfen Dr Kent Hovind’in ve çalışma arkadaşlarının sitesi www.drdino.com adresini ziyaret edin. Eminim Dr Hovind bir münazarayı memnuniyetle kabul edecektir. 

Teşekkürler, Laura

Cevap :

Merhaba Laura, email için teşekkürler. Kent Hovind‘in bana para verebileceğini sanmıyorum çünkü kendisi bir düzine suçtan hüküm giydiği 10 yıllık bir hapis cezası çekiyor. 

Eğer en güvenilir bilgi kaynağın Kent Hovind ise, gerçekten çaresiz halde olmalısın.

En iyi dileklerimle

Ben Radford

 

Bir kısım Evangelic Hrıstiyanlar, dünyanın İncil’de yazdığı gibi 6000 yıl kadar önce yaratıldığına inanıyor. Nedense yaratılışçıların bilgi kaynaklarının genellikle şaibeli kişilikler olduğu düşüncesi aklımda beliriyor. Belki de çok uzak olmayan bir örnekle ilgili epey materyal olduğu içindir 😉

Herkese iyi pazarlar.

Kişisel gelişim kitapları

Demek daha iyi bir insan olmak ve kendinizi geliştirmek istiyorsunuz. Amerika’da Arizona eyaletindeki Chandler şehrindeki Barnes and Noble (bizdeki Remzi Kitabevine benzer bir kitapçı zinciri)’daki kişisel gelişim kitapları bölümünde tavsiye edilen kitaplar :

Yukarıdan aşağıya :

The Portable Atheist
The God Delusion
God is Not Great
Doubt
Breaking the Spell
Why I am not a Christian
Critique of Religion and Philosophy

The Portable Atheist (Ateistler için seçilmiş okuma parçaları)

The God Delusion (Tanrı yanılgısı)

God is Not Great -How Religion Posions Everything  (Tanrı muhteşem değildir – Dinler her şeyi nasıl zehirler)

Doubt (Şüphe)

Breaking the Spell (Büyüyü bozmak, dinlere evrimsel bir bakış)

Why I am not a Christian (Niye bir Hrıstiyan değilim)

Critique of Religion and Philosophy (Din ve felsefenin eleştirisi)

Görünüşe göre bazı insanların kişisel gelişimden anladıkları şey, bir çoklarının anladığı şeyden epey farklı.

(Pharyngula‘dan)